RSS

Etiket arşivi: Çin

Dünya medeniyetlerinden kadim bir merkez, ecdadın sürekli mücadele ettiği bir büyük dev ve şimdilerde insan hırslarının som altından inşa ettiği bir arz ve talepler diyarı

Neslimiz Tükeniyor!

Bir süredir zihnimde bir Çinli ile yaşıyorum. O cumartesi sabahı Edirnekapı Mezarlığı’nda taze bahar yağmurları ışıldarken arabadan indim, surlardaki büyük gedikten içeriye dalan yola yönelip, mezarlığa baka baka yürürken mezarlıktan bir ses duydum. Abasıyanık’ın da başına geldiği gibi bir ”şşşt” sesiydi bu. Münferit mezarla gözgöze geldik: ”Celadettin Wang, Ruhuna Fatiha!”

Bir kaç gündür kafa tasımın çeperlerini genişletme gayretindeki üşüşük fikirler bu mezardan hortlamıştı. Bu Wang kimdi, ne akla hizmet 1960’ların başında İstanbul’a gelmiş ve burada vefat etmiş üstüne de Anavatan’dan binlerce kilometre öteye, işte şu İstanbul mezarlığına medfun olmuştu? Bunları düşünürken ısmarladığım Niğde Gazozu geldi geldi Cihangir’in göbeğindeki kahvehane masasının üstüne bağdaş kurdu. Siz siz olun gazoz ile beraber pipo içmeyin.

Çevremde türlü çeşit insanlar hareket halinde durmadan sesler çıkartıyorlardı. Kırmızı bebek arabasında cin gibi bir bebek ayaklarını kıpırdatıyor, meyveli sakız gibi kokular saçan bir kadın ile elinde bir telefonu tespih gibi çeviren, kot pantalon üzere kırmızı balıkçı gömleğinin kolları sıvalı, kirli sakal bir adam aynı masayı paylaşıyorlardı. Çocuk bunların evladı olabilirdi pekala.

O an, dar yoldaki kalabalığı sakince yaran bir turuncu jeep geçti. Kahvenin yanındaki Ermeni Tatlı Ustası’nın çırağı Arnavut Kaldırımlarında düşeyazdı ve arka masada bir sigara bağırdı: ”yandım anam!”

Bay Wang ile ilgili düşüncelerimi masaya dökme vakti gelmişti: Bir asır önce doğmuş bir adam, Çin’den kalkıp önce Pakistan’a, oradan da zor şartlar altında İstanbul’a gelmiş, Üniversite’de Sinoloji Kürsüsü’ne çıkmış, tahtta oturmadığı zamanlarda da geçim kaygısıyla bir Çin Lokantası açmıştı. Hikaye gibi hatıralar kuşanmış, insanca bir mücadele vermiş ve bir ömür yaşamıştı. Şimdi ismi bir mezar taşını süslüyor. İyi bir mezar taşı kaç yıl dayanır dersiniz?

Çevremdeki tüm bu mutlu, dertli, kıskanç veya rahvan gitsinci insanların ve hatta ayaklarını anasına tekme atmak için kullanan bebek arabası sahibinin öleceğini de düşünmeye başladım. Bu korkunç bir şey, şimdi Cihangir Meydanı’nda gördüğüm herkes ölecek, tarihleri farklı olabilir ama eninde sonunda kesin ölecek herkes. Bu yaşayanların kemikleri etlerinden kurtulduğu gibi kimimizin kemikleri de un ufak olup toptan berhava olacağız.

Image

Aynı çağı paylaşan insanlar! Çağdaşlarım!

Bir yokoluş geliyor üstümüze dalga dalga. Zaman Soykırımı’nın elinde neslimiz tükenecek. Belki bir kaç antika dükkanında elbiselerimiz kalacak ve bu sokaklar yeni sahipleriyle dolup taşacak. Şimdi nefes alan hiç bir insan bir asır sonra olmayacak yeryüzünde. Böylesine mahkumken aynı kadere, birbirimizi boğazlamayı bırakalım, el verin bir şeyler yapalım…

 
Yorum yapın

Yazan: Nisan 29, 2014 in Edebiyat Üzerine

 

Etiketler: , ,